3 Soruda Küresel Ekonomi
Ekranların sempatik yüzü Aslı Şafak 2005 – 2010 yılları arasında Londra’da, The New Anatolian ve The Daily News gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Bloomberg HT’nin kurulmasıyla birlikte kanalın Londra Temsilciği görevini üstlendi. 2010 yılında Türkiye’ye döndü, Bloomberg HT’de her gün izleyicisine ekonomideki gelişmeleri anlatmaya devam ediyor.
Hafta sonu tatilinden önceki son mesai gününün rahatlığıyla kendisine Gazete İndeks adına sorular yönelttik. 3 Soru 3 Cevap için Şafak da bizi kırmadı, güncel gelişmeleri siz değerli okurlarımız için değerlendirdi:
1) Sevgili Aslı Şafak, “Ne olacak bu Merkez Bankası’nın hali?” desek…
Önce şunu belirteyim, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hedeflerinde hükümete bağlı, ama bu hedeflere ulaşmada kullanacağı enstrümanlarda bağımsızdır. Yani hükümet yıl sonu için enflasyonu yüzde 5 olarak hedefleyebilir. Merkez Bankası’nın görevi faiz, zorunlu karşılık, rezerv opsiyon katsayısı ya da kredi gibi araçlarla bu hedefe ulaşmaktır. Hangi aracı kullanacağı konusunda Merkez Bankası bağımsızdır.
Bugün tartışılan “Faiz inerse enflasyon düşer” önermesi, ekonomiye giriş kuramları çerçevesinde doğrudur. Ama, yüzde 40 dahilde işleme rejimi olan, yani ihracat yapabilmek için ithalata bağımlı bir ülkede, düşen faizin kurda yaratacağı artış, çok daha maliyetli olacaktır.
MB’nin böyle bir tartışmanın odağına oturtularak tek sorumlu gibi gösterilmesi, ülkenin kredibilitesine zarar verir. Yabancı yatırımcı bir ülkeye yatırım yaparken hukuk sisteminin güvenilirliği, demokratik ortamın sürekliliği ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığına bakar. Bu üç temel unsurda soru işaretleri varsa da kaçar.
Bir an önce bu tartışmaların sonlanması ve buna harcanan enerjinin, hazır petrol fiyatları düşmüşken reel sektörün kalkındırılmasına yönelmesini diliyorum. Vakit tartışma değil üretim vakti. Daha fazla gecikmeyelim.
2) Sizce dolar bundan sonra nereye gider?
2015 zaten dolarda yükselişin beklendiği bir yıldı. Çünkü 2010’dan bu yana çöken ABD ekonomisini ayağa kaldırmak amacıyla üç kez parasal genişleme yapıldı. Yani ABD Merkez Bankası FED dünyaya trilyonlarca dolar para yaydı. Bu para amaçlandığı gibi ekonominin katmanlarına yayılarak tüketime, dolayısıyla da üretime dönmedi. Finansal sistemin içinde döndü durdu. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelere sıcak para girişi oldu.
Şimdi işler değişti. FED parasal genişlemeyi sona erdirdi. Bu, sıcak paranın bize benzeyen ülkelerden çıkması yani doların anavatanına dönmesi anlamına geliyor. Dolar ülkesine döndükçe zaten değerlenecekti. Bir de buna FED’in faz artıracağı beklentisi eklendi. Eğer beklendiği gibi bu yılın ikinci çeyreğinin sonunda faizi artırırsa bu doları daha da çekici kılacak. Ancak bu beklentinin bu sıralar zaten satın alındığını unutmayalım.
Yani sözün özü, dolar TL karşısında yükseliyor, evet, ama bu yükselme sadece iç dinamikler ve açıklamalardan kaynaklanmıyor. Dolar endeksinin ve doların yükselişi bütün gelişmekte olan ülke paralarını vuruyor.
Ne mi olacak? Yükselmeye devam edecek. Ama seviye vermem.
3) Bütün bu gelişmeler ışığında ve petrol fiyatları düşünüldüğünde ABD bu yıl Rusya’yı “döver” mi?
Rusya büyük, büyük olduğu kadar da vahşi bir ülke. Vahşiliği öncelikli olarak oligarklardan, sonrasında da Putin’in gücünden geliyor. ABD yanına Avrupa’yı da alarak baskı yapabilir ama sizin deyiminizle ifade etmek gerekirse onu “hastanelik edemez”. Çünkü işadamı ve şirketlere uyguladıkları yaptırımlar gösterdi ki para birimi rubleyi ve borsayı düşürebilir, gelirleri azaltabilir, ekonomik sıkıntının halka inmesine yol açabilirsiniz. Ama bugünün global düzeninde bunu yapmak aynı zamanda kendi ayağınıza da sıkmak anlamına gelir. Rusya’da riskleri bulunan birçok Avrupa ülkesi olduğunu unutmayalım.
Petrol fiyatlarındaki gerileme Rusya’ya zarar verdi ancak konunun savunma ve siyasi zeminini atlamamak gerekiyor. Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın ABD Avrupa- Rusya üçgeninde yaptıkları mekik diplomasisi işe yarayacak mı?
Obama askeri müdahaleden bahsederken, Putin kimseye pabuç bırakmayacağını söylüyor ve Ukrayna’nın doğusundaki sıcak çatışma devam ediyor. MİNSK Zirvesi olumlu geçti gibi görünüyor. Batı yaptırımları askıya almaktan bahsediyor. Önde büyük laflar, geride diplomasi işliyor.