Bir garip aşk hikayesi…
Bu dünyadan romantik bir robot geçti. Adı Kenji. Hem robot dediğin nedir ki… Basit düşünüldüğünde, mekanik bir iskelet, birkaç elektronik devre ve bunların tümünü idare eden bir yazılım… Peki, aynı soruyu insan için soracak olursak yanıt ne kadar farklı? Özünde insan da bir iskelet, bu iskelet üzerine oturtulmuş devrelere benzer organlar ve tüm bunları yöneten bir beyinden ibaret. Robot ve insan arasındaki en büyük fark beynin içindekilerde saklı. Bir robota basit ya da karmaşık görevleri yaptırabilirsiniz. Ayrıca yeni nesil robotlar çok ilkel de olsa düşünme ve seçenekler arasında tercih yapıp karar alma fonksiyonunu da yerine getirebiliyorlar. Üstelik basit de olsa öğrenebiliyorlar. Peki ya hisler?
İşte robot biliminin şimdilik aşamadığı nokta da bu. Robotlar henüz hissedemiyor. Korkunç ya da komik anları veya objeleri robotların beynine tanımlayarak, onun korkmasını ya da bir şeyi komik bulmasını sağlamak mümkün. Ancak iş, belki de en karmaşık duygumuz “aşk”a gelince robotların ya da robot biliminin yapabileceği çok fazla bir şey yok. Robotlara ve robot bilimine haksızlık etmeyelim; nedeni çok basit aslında! Henüz insan olarak bizler, aşkı tanımlayamamış ve sırlarını çözememiş, sınırlarına ulaşamamışken nasıl olur da bir başkasına öğretebiliriz? Kimsenin sevmediği ve hatta beğenmediği, kendisine kötülük yapan ya da başkasını seven birine aşık olabilen insanoğlu, bu duygunun dinamiklerini robotlara yüklemekte ve onlara öğretmekte başarısız oluyor. Ancak başarısız olmak denenmeyeceği anlamına da gelmiyor çünkü denemeden de hiçbir şey öğrenilmiyor.
Aşık oluyorum, eyvah!
Toshiba Akimu Robot Araştırmalar Enstitüsü’nde geliştirilen Kenji adlı robot bugüne kadar geliştirilenler arasında insan duygularına en çok yaklaşanı oldu. Çevreden edindiği etkileşimlerle, duygusal tepkiler vermesi hedeflenen Kenji’ye, bir oyuncak bebek verildi. Günler boyu bebekle bir arada olan Kenji, nihayetinde bebekle arasında duygusal bir bağ kurdu. Mühendislerin bebeği kendisinden almalarının ardından, bebeğin kendisine geri verilmesi için çeşitli atılımlarda bulunan Kenji, ilk duygusal robot olarak bilim çevrelerinde heyecan uyandırdı. Ancak hikaye yine mutlu sonla bitmiyor!
Kenji’nin kendisi üzerinde çalışan genç bir kadın mühendise, uzun süren çalışmaların sonucunda bağlılık duyması ve laboratuvardan çıkmasına izin vermemesi ve kapıyı gövdesiyle kapatması ürkütücü anlara neden oldu. Genç mühendisin çalışma arkadaşlarının yardımıyla laboratuvardan çıkarılmasının ardından Kenji kapatıldı. Kenji’nin karmaşık kod dünyasında yaşananlar, yazılımında sorunlar meydana getirdi. Kenji, aktif hale getirildiği her an, ilk gördüğü mühendise bağlılık duymaya ve 100 kiloyu aşkın hidrolik kollarıyla sarıp sarmalamaya çalıştı.
Kenji’nin bütün aşkları karşılıksız kaldı ve duygusal bir robot olarak yaşamını sürdüremedi belki. Ama duygusal robotların günün birinde geliştirilebileceğinin de sinyallerini vermiş oldu. Az yaşadı, öz yaşadı. Çok aşık oldu. Sevdi ama sevilmedi. Sadece bu kadarıyla bile Kenji, aşk konusunda bize çok yaklaştı. Belki de geleceğin robotları bizi aşacak ve aşkın yepyeni boyutlarını keşfedecekler… Kim bilir…
Kaynakça: http://techandfacts.com/robot-programmed-to-fall-in-love-with-a-girl-goes-too-far/
Yazı: Belkıs Dalkıranoğlu