’Fotoğrafçı’nın ölümü
“Çerçeveyi Bükmek” (Bending the Frame) adlı kitabıyla fotoğraf kuramcısı Fred Ritchin dijital devrimin ticaret için ne anlama geldiğini araştırıyor ve foto muhabirlik, belgesel çekme, yurttaş olma gibi konuların çağımızda nasıl bir evrim geçirdiğini sorguluyor.
Kevin Systrom ve Mike Krieger’ın 2010 yılı sonunda kurduğu fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram, öylesine popüler oldu ki 2012’de Facebook tarafından 1 milyar Dolara satın alındı.
Peki, bu uygulamayı bu kadar ilgi çekici yapan özellik neydi? En önemlisi fotoğraflara etkileyici filtrelerin müthiş bir hızla uygulanabilmesi… Bu filtreler sayesinde en basit nesneler sanki bir sanatçının elinden çıkmış gibi görünüyor. Hatta iPhone ile çekilen fotoğraflar öylesine şaşırtıcı sonuçlar veriyor ki “iPhoneography” adıyla bir sanat akımı bile oluştu.
Kullanıcılar Instagram uygulaması ile çektikleri fotoğrafları Twitter, Facebook, Foursquare, Tumblr gibi sosyal medya ağlarında paylaşabiliyorlar. Son olarak fotoğraflara etiketleme özelliği ekleyen Instagram bu sayede özellikle genç kuşak tarafından sıklıkla kullanıldığı için markaların da dikkatini çekmeyi başardı. Markalar özel günlerde Instagram üzerinden kampanyalar düzenlemeye başladılar.
İşte tam bu noktada bir de yurttaş gazeteciliği ile Instagram birleşmez mi? Foto muhabirlik dönüşecek mi ölecek mi? Fotoğraf kuramcısı Fred Ritchin’in objektifin arkasındakilere bir mesajı var: “Ya yenilikçi ol ya da öl!”
Fred Ritchin, New York Times gazetesinin Pazar Eki’nin fotoğraf editörü, Camera Arts’ın yönetici editörü ve aynı zamanda 1996’da Bosna üzerine hazırladığı “Barışa Giden Belirsiz Patikalar” (Uncertain Paths to Peace) internet sitesiyle de Pulitzer Ödülü’ne aday olmuş bir fotoğrafçı. Ritchin’in yoğun hayatı bunlarla da sınırlı kalmıyor. İnsani yardım gruplarına yenilikçi medya projeleri geliştirmeye kendini adamış bir internet sitesi olan PixelPress’in kurucu ortaklarından… Son olarak da; New York Üniversitesi’ndeki Fotoğrafçılık ve İnsan Hakları öğretim programının kurucularından biri.
“Pek çok fotoğrafçı işinden olacak”
Ritchin “Çerçeveyi Bükmek” başlıklı kitabı foto muhabirleri çok güçlü bir biçimde uyanışa çağırıyor. Deneyimli fotoğrafçı birikimlerini, görüşlerini, gözlemlerini, genç kuşaklar için kritik ipuçlarına dönüştürmüş… İşte dikkat çeken noktalardan bir kaçı:
Ritchin “Fotoğrafçılar sürekli daha anlamlı görüntüler oluşturmaya çalışmak yerine, “kışkırtıcı bir iz”in peşine nasıl düşeceklerini düşünmeliler” diye yazıyor kitabında. Ritchin’in tahminine göre; çok yakın bir zamanda pek çok fotoğrafçı işinden olacak. Buna karşılık, yaratıcı bakış açılarına ihtiyaç duyduğumuz birçok “görsel gazeteci” de iş bulacak… Chicago-Sun gibi pek çok gazete iPhone foto-muhabirliği ile ilgili gazetecileri eğitmeyi planlıyor. Amaç, gazetecilerin bakış açılarını değiştirmeleri sağlamak.
“Fotoğrafçıya değil, küratörlere ihtiyaç var”
Unutmamak gerekir ki, akıllı telefonlar sayesinde foto muhabirlikte etik de tümüyle değişti. Foto muhabirlik; güvenlik kameraları, “Google Cadde Görüntüleme” ve diğer kaynaklarla birlikte, hem amatör, hem de profesyonellerden oluşan melez bir meslek haline geldi. Ritchin, “Milyarlarca görüntü içinde bir bağlam oluşturan ve onlara bir kimlik veren “nesne fotoğrafçıları”ndan fazlasına ihtiyacımız var. Yeni bir fotoğrafçı ordusundan ziyade bu aşırı görüntü yığınını süzebilecek küratörlere gerek duyuluyor” diye konuyu özetliyor. Cep telefonu görüntüleriyle elde edilmiş fotoğrafları savunuyor ve bu görsel ürünlerin bazı yönlerden manipüle edici olsa da daha samimi ve anlaşılması kolay olduğunu ifade ediyor. Ritchin, “Her görüntünün başarılı olmak zorunda olmadığı bir ortamdayız, sosyal medyanın sağladığı demokratikleşmeyi savunuyorum.
“Biz profesyoneller amatörken, çok daha keyifli bir biçimde kendine özgü ortaya çıkan anlık görüntülerle uğraştık. Uzun bir geçmişimiz var. İnsanların gündelik hayatlarına ilişkin detaylarla ilgili bir şeyler anlattığı için bu görüntülere değer veriyoruz. Aynı şey sosyal medya için de geçerli. Biri etrafında neler olduğu ile ilgili bir görüntü paylaştığında etkisini artırmak için bunu basitçe stilize etmeye ya da hayatının nasıl olduğunu göstererek diğerleriyle rekabet etmeye çalışıyor ve her görüntü birbirinden daha da heyecan verici hale dönüşüyor” diyor.
Tüketici gibi değil, yurttaş gibi…
“Fotoğraf, izleyicisinin dikkatini talep eder. Tasvir edilen şeyin doğası genellikle dolaylı yoldan verilir. Fotoğraflar bize dünyayı göstermek için değil, hayatta neler olduğunu, olabileceğini göstermek için vardır. İdeal senaryo; okuyucunun fotoğrafın temsil ettiği ifadeyle meşgul olması ve onu harekete geçmeye motive etmesidir.
İklim değişikliği, genetik modifikasyonlar, ekonomik eşitsizlik, dünya nüfusunun gittikçe artması gibi konuların fotoğraflarla şu anda yeterince temsil edilebildiğini düşünmüyorum… Bir kişiye, aileye hatta bir topluluğa bakarak büyük sorunları özetleyemezsiniz.
Vatandaş gazeteciliği sadece yorum koymak ve cep telefonuyla fotoğraf yollamak değildir, görselliği de dahil olmak üzere dünyada neler olup bittiğini anlamak adına iyi yapılan gazeteciliğe verilmiş bir destektir. Yurttaş gazeteciliği kendini ifade etme hakkıdır ama bir tüketici gibi değil bir yurttaş gibi hareket etmeyi gerektirir.”
Kaynak:
http://m.motherjones.com/media/2013/07/bending-the-frame-fred-ritchin-photojournalism-instagram
http://sosyalmedya-tr.com/sosyalmedya/instagram-nedir-nasil-kullanilir.html