Oturmaya mı geldik
Dışarıdan bakıldığında olağanüstü hiçbir tarafı yok. Hepi topu tahtadan basit bir sandalye işte. Üzerine oturulduğunda da kişiye herhangi bir farklılık ya da konfor sunmuyor. Sandalye hikmetini, üzerinden kalktığınızda gösteriyor.
Dünya çapında bir sanat ve mühendislik yarışması olan Yapı-Bozum’a (The Deconstruction) katılan ECAL öğrencilerinden bir grup hariç, hiç kimsenin dikkat çekici veya güzel bulmadığı bu sandalyenin faydasız gibi görünen fakat uzun vadeli kullanıma yönelik önemli bir özelliği var.
Gianfranco Baechtold, Laurent Beirnaert, Pierre Bouvier, Raphaël Constantin, Lionel Dalmazzini, Edina Desboeufs, Arthur Desmet ve Thomas Grogan’dan oluşan grup, yalnızca 8 kere üzerine oturabileceğiniz ve sonrasında kendi kendini imha eden bu sandalyeyi yarattı.
Adı DRM olan sandalyede, birisinin üzerine oturduğunu algılayan ve her kalkıştan sonra da gittikçe azalan kullanım sayısını vurma sesiyle bildiren bir sensör bulunuyor. Kullanım sayısı sıfırı bulduğunda sandalye, eklemlerinde bulunan ve yapısal birleşmeyi sağlayan yerlerinden eriyerek zeminde parçalara ayrılıyor. Peki, “neden?” Aslında bunun esaslı ve sağlam bir cevabı var. Fakat asıl soru şu: “Neden olmasın?” Cevabı aşağıdaki videoda…
<iframe width=”560″ height=”315″ src=”http://www.youtube.com/embed/t1gxlkMKvKM” frameborder=”0″ allowfullscreen></iframe> |