Samanyolu gerçek bir şarkı oluyor
Güneş Sistemi’nin de içinde bulunduğu Samanyolu’na olan ilgimiz hiç bitmiyor. Adına şarkılar yazılan bu gökadaya dair bildiklerimiz, bilmediklerimizden daha az. Yine de her geçen gün yeni şeyler keşfetmeye devam ediyoruz. Bu keşif sürecine en büyük katkıyı sağlayansa Kepler Teleskopu.
İsmini ünlü gökbilimci Johannes Kepler’den alan uzay aracı Kepler Teleskopu, ilk kez 2009 yılında faaliyete geçti. Aradan geçen zaman içerisinde 100 binden fazla ana kolun görüntüsünü alan Kepler, Samanyolu galaksisinde dünya büyüklüğünde düzinelerce gezegen ve milyarlarca yıldızı gözlemleyebilmesi için tasarlandı. Üç buçuk yıllık faaliyet döneminde astronomi alanında çığır açıcı keşifler yapan Kepler, yeni keşfedilen gezegenler hakkında da bilgiler toplanılmasını sağladı.
Bu büyük başarısının ardından görev süresi 2016 yılına kadar yeniden uzatılan Kepler Teleskopu’ndan gelen bir haber tüm planları alt üst etti. NASA yaptığı bir açıklamayla, üç parçadan oluşan Kepler’in reaksiyon çarkının arızalandığını duyurdu. Yaklaşık iki hafta süren çabalara rağmen teleskopun onarılmasında bir başarı sağlanamadı.
Kepler’den gelen bu olumsuz habere rağmen bilim dünyası astronomi konusunda kat edilen ilerleme konusunda oldukça memnun. Elimizdeki veriler, Samanyolu’nun yüzde 13’lük bir kısmının dünya büyüklüğündeki gezegenlerden, yüzde 30’nun ise dünyadan daha büyük, kaya halindeki süper yerkürelerden oluştuğunu gösteriyor.
Kepler’in getirdiği bilgiler sayesinde, aralarında Mark Everett’in de bulunduğu alanında saygın birçok isimse bu sayının daha fazla olduğunu düşünüyor. Dr. Everett yaptığı ölçümlerde Kepler’in tespitlerinde bazı sapmalar tespit ettiklerini belirtiyor. Bu sapmalar yüzeysel ölçümler konusunda Kepler’in kimi yıldızları eksik değerlendirmesinden kaynaklanıyor. Kepler’in özellikle sınıflandırma esnasında kullandığı algoritmaların, özel durumlarda geçersiz kalması nedeniyle kimi verilerin yeniden elden geçirilmesi gerekiyor. Örneğin Kepler’in süper yerküre olarak işaret ettiği bir gezegenin aslında büyük bir gaz bulutu çıkma ihtimali de bulunuyor.
Faaliyette kaldığı dönemde Kepler’in ulaştırdığı verileri inceleyen bir başka araştırmacı John Gizis ise gizemli bir yıldızın varlığını tespit ettiklerini ifade ediyor. W1906+40 adlı bu yıldızın ilginç bir özelliği zaman zaman öfke nöbetleri geçirmesi. Normalde 2 bin °C olan ortalama sıcaklığı böyle anlarda 7 bin 700 °C’ye kadar yükseliyor.
Kepler’in tamir edilemeyecek olması ise tüm bu önemli araştırmaların yarıda kaldığı anlamına gelmiyor. Kısa bir süre önce bir açıklama yapan NASA, 2017 yılında TESS (Transiting Exoplanet Survey Satellite) adlı yeni bir uydu göndereceğini duyurdu. Kepler’ın halefi olacak olan TESS tüm uzay yolu boyunca araştırmalara devam edecek.
Çeviri
Kaynak: The Economist