Erkek dediğin topuklu giyer
Dişilik ve zarafet simgesi topuklu ayakkabının tarihi, tam da tersini söylüyor. İlk topuklu ayakkabıların maskülen gücün ve savaşta fonksiyonelliğin simgesi olduğunu biliyor muydunuz?
İlk kim tarafından ve ne zaman kullanıldığı tam olarak bilinemese de kökeni, Yunan Kralı Agamemnon’un 4,5 kilogramlık savaş çizmelerine kadar dayandırılabiliyor. Krala ihtişam katan topuklu ayakkabılar, Pers ordusu tarafından da at binmeyi kolaylaştırdığı için tercih edilmiş. Perslerin Avrupa kıtasına at sürmeleriyle birlikte Avrupa da topuklu ayakkabılarla tanışmış.
Bir dönem kasapların yerlerdeki kanlardan korunmak için giydiği, Moğol atlılarının üzengileri daha iyi kavradığı için giydiği topuklular nasıl oldu da zarafet ve dişilik sembolü haline geldi?
Anahtar sözcükler belli. Floransa, Mediciler ve tabii ki Leonardo Da Vinci!
Ortaçağ Floransa’sının ihtişamlı ailesi Mediciler’in kızı Catherine’in, bir dük ile gerçekleştireceği görkemli düğünde, çözülmesi gereken küçük bir sorun ortaya çıkar. Kısa boyuyla Catherine, düğünün görkemi altında iyiden iyiye ihtişamsız gözükür. Mediciler, her zaman olduğu gibi çözüm için Da Vinci’nin kapısını çalarlar. Da Vinci’nin tasarladığı topuklu ayakkabıyı giyen Catherine, düğünde hem Medici asaletini ve ihtişamını ortaya koyar hem de tüm Floransa kadınlarını etkiler. Catherine’nin ayakkabılarını taklit eden kadınlar, topuklu ayakkabının bir statü ve dişilik sembolü haline gelmesinde etkili olur.
Topuklu ayakkabının hikayesinin devamı malum. Yıllar içerisinde topuklu ayakkabı, tüm maskülen görünümünü ve etkisini kaybederek kadına ait bir obje olarak modern yaşamda da etkisini sürdürür.