Her şey oldu ve bitti
İnsanoğlunun yıllardır üzerinde çalıştığı ve henüz çözüme kavuşturamadığı gizemlerden biri “zaman yolculuğu!” Geleceğe ya da geçmişe gidebilmek, hem bilimin hem sinemanın, edebiyatın önemli konularından birini oluşturuyor. Oysa ki fizik kuralları açısından kesin olan bir şey varsa o da zaten geçmişte yaşadığımız.
Yaşadığımız her an saat, dakika, saniye hatta mikrosaniyeyle bile ölçülse yine de geçmişe ait. “Şimdi” diye bir şey esasında yok. Örnekler çok açık ve net. Güneşin ışınlarının dünyamıza 8 dakikada ulaştığını biliyoruz. Gördüğümüz güneş aslında o ana değil, 8 dakika öncesine ait. Mesafe biraz daha arttığında süre de doğal olarak uzuyor.
Gökyüzündeki en parlak yıldız olan Sirius’un dünyamızdan yaklaşık 8 milyar ışık yılı uzaklıkta olduğunu biliyoruz. Bunun anlamı Sirius’un ışıkları bize ancak 8 yıl içinde ulaşıyor. Yani, bizim o an gördüğümüzü sandığımız Sirius, esasında 8 yıl öncesine ait. Belki de böyle bir yıldız artık yok. Patladığı zaman, bunu ancak 8 yıl sonrasında görebileceğiz. Olaya tam tersinden bakacak olursak, bir başka deyişle, bugün Sirius’tan dünyamıza teleskopla bakabilseydik 2005 yılındaki dünyamızı görebilecektik.
Dünyamıza ve daha yakın çevremize dönersek, hesaplamalar mikrosaniye boyutuna iniyor. Herhangi bir kişiye ya da cisme baktığımızda ondan yayılan ışığın bize ulaşması ve algılamamız arasında geçen süre 80 milisaniye. Küçük boyutlarda bile olsa o an gördüğümüzü sandığımız şeyler, esasında 80 milisaniye öncesine ait. Yaklaşık bir göz kırpması kadar geçmişte bir yaşam sürüyoruz.
Haber:
Umut Bavlı