Dinleyebiliyor muyum?
Konuşmak ciddi anlamda bilişsel bir çaba gerektirir. Anlatılacakların kurgulanması, sıraya konulması, en uygun kelimelerin seçilmesi, duyguların ve vurguların eşleştirilerek bir bütünlük sağlanması karşımızdaki kişide güven yaratmak için sürekli olarak kontrol etmemiz gereken bileşenlerdir. Bu zorlukların da ötesinde odaklanma ve konuşma becerilerimiz “düşünen beynin” işi olduğu için konuşurken dikkatimizi karşımızdakine vermemiz de güçleşir. Çünkü an itibarı ile sadece ifadelerimize ve nasıl göründüğümüze odaklanırız. Oysa ilişkilerde uyumu yakalayabilmek ve bağ kurabilmek için karşımızdakini daha iyi tanımaya ihtiyaç duyarız. Ancak konuşan kişi hep biz olduğumuzda odak noktasının kayması ve zihnimizin sadece bizimle meşgul olması sebebi ile bu bilgilere ulaşamayız. Empati kuramadığımız için de karşımızdaki kişinin ne düşündüğünü, nasıl hissettiğini ve niyetini anlamamız mümkün olmaz.
Bu çerçevede, bizler konuşurken “sözde mükemmel” imajımızı ve diğerlerinin nazarındaki yerimizi koruyabilmek adına oldukça temkinli davranırız.
Bulunduğumuz sosyal çevrede kabul görmek adına düştüğümüz en büyük hatalardan biri de başkalarının bizim hakkımızda olumsuz yargılara varabileceği endişesi ile kendimiz gibi davranmak yerine, olmamız gerektiğini düşündüğümüz veya olmamız beklenen o mükemmel kişinin görüntüsünü ümitsizce vermeye çalışmamızdır.
Ancak burada yapacağımız tek bir hata bile tüm bu sistemin çökmesine neden olabilir. Bazen anlatacaklarımızı içselleştiremediğimiz, bazen de sosyal bir ortamın yarattığı baskı nedeniyle kendimizi doğru ifade edemediğimiz için sözlerimiz ve davranışlarımız arasında çelişkiler ortaya çıkabilir. Her iki durumda da karşımızdaki kişi bu durumu hisseder ve güven noktasında tereddütler yaşamaya başlar. Kendini korumak adına da sonraki ifadelerimizde duyduğu bu güvensizliği haklı çıkaracak ipuçları aramaya başlar. Pusuya yatmış bir şekilde “Acaba şimdi nasıl bir hata yapacak?” diye dinlemeye başlar ve bunu bize de hissettirerek bizi hata yapmaya zorlar.
İyi bir iletişimci olmak için iyi bir dinleyici olmak gerekir…
Çünkü istediğimiz bilgiye ulaşabilmenin tek yolu karşımızdaki hakkında samimi bir ilgi ve merak duymaktır. Görüşme öncesinde bilinçli olarak kendi duygu ve düşüncelerimizi geçici bir süre askıya alabilir ve sadece karşımızdakine odaklanabiliriz. Bu yoğun dikkat ve odaklanma sayesinde tüm algılarımız aradığımız bu bilgilere açık hale gelir ve bizim için “görünmeyeni görünür kılmaya” başlarız.
Bu yazının devamını ve benzer içerikleri www.icerikfabrikasi.com adresinden okuyabilirsiniz.
Yazar: Mert Aydıner, İçerik Fabrikası