Duymayan kalmaz, yaşamayan bilmez
Sosyal medya, ele avuca sığmayan bir güç haline geldi. Bilgi; coğrafi sınırları ve ulaşacağı insan sayısını hesaba katmadan hızla yayılabileceği bir kanalda, durmaksızın akıyor. Bu da yetmezmiş gibi sosyal medyada trend olan bir konu, sohbetlerin, toplantıların konusu haline geliyor. Duymayan kaldıysa, bilgi bir de burada yayılıyor… İşin içinde ayaklı gazete durumu, vatandaş gazeteciliği faktörleri de var yani.
Markalar, bu dev veri akışı kazanında “ben de varım” demek için farklı olmaya, “yaratıcı” paylaşımlarla öne çıkmaya, içerikleriyle paylaşıldıkça paylaşılmaya çalışıyorlar. Ve artık ürününü satmak isteyen, hizmetini pazarlamak isteyen her kurum, her kesimin var olduğu sosyal medyadaki potansiyel müşteri kitlesini -vasat paylaşımlar bile olsa- kaçınılmaz bir koşullanmayla içerik bombardımanına tutuyor. Bazen vasatlıkta kantarın topuzu fazlaca kaçıyor… “Günaydın, Gününüz Güzel Geçsin” gibi kimsenin pek de işine yaramayacak paylaşımlarla kendini sevdirdiğini düşünen markalar gerçekten bu post’lar ile bir şey elde edebiliyor mu, araştırmalar ışığında incelemek gerek.
Ancak burada başka bir durum daha var, o da “Keşke o vasat içerikleri bir yıl boyunca paylaşsaydık, keşke her gün günaydın deseydik de kullanıcı bizden sadece sıkılsaydı; ama o tweet’i atmasaydık, o post’u yayınlamasaydık” dedirten paylaşımlar… Krizlere neden olan, sosyal medya ajanslarıyla işbirliklerini anında fesih ettiren, çalışanların işine son veren, şirketleri zarar ettiren, borsada değer kaybettiren, itibarı sıfırlayan paylaşımlar… Silseniz de bir kişinin görüp ekran görüntüsü almasına bakar. Bilgi yine ve yine yayılır. Hatanızı anlayana kadar birkaç dakika içinde binler görür ki unutmayın o binlerin sizi takip etmesini sağlamak için markanız ne çok nakit ve vakit yatırımı yaptı. Şimdi de kalkmış o korkunç tweet’i, facebook’taki o paylaşımı görmemelerini istiyorsunuz. Geri dönüşü olmayan bu yolda paçayı kurtarmak için kriz yönetimi stratejisi geliştirmeniz şart ve her şeyden önce bu durumu dürüstçe kabul edip profesyonel bir medya ilişkileri yönetimi hizmeti almanız… Ama bizim önerimiz hikaye henüz başlamadan, bu işin profesyonelinden medya ilişkileri eğitimi alarak kimsenin canı yanmadan, sosyal medyada sürdürülebilir bir başarı performansı ile kurumsal iletişim stratejinizi oluşturup kurgulamak. Sosyal medyayı etkin ve etkili kullanmanız için eğitim şart diyoruz. Medya ilişkileri eğitimi ile sosyal medyayı doğru analiz edebilir, etkili kullanabilir, kriz simülasyonları sonrası planlarınızı hazırlayıp işinizi şansa bırakmadan kurumsal iletişimde fark yaratabilirsiniz.
Madem bu kadar konusu açıldı, küresel markaların sosyal medyada ne tür krizlerle baş etmek zorunda kaldığını birkaç örnekle aktaralım:
“Homo” demişlerdi
Vodafone İngiltere, Twitter hesabında ‘homo’ kelimesini içeren “komik” bir tweet yayınladı. Hızla paylaşım başladı, bir anda 9000 kişiye ulaştı. Tweet hemen silinse de artık çok geçti. Şirket kullanıcılarından özür dilemek zorunda kaldı ve sosyal medya hesabını yöneten çalışanını işten çıkardığını açıkladı.
Kişisel hesapla kurum hesabı karışınca
ABD’nin Kızılay’ı diyebileceğimiz Redd Cross’un sosyal medya uzmanı kendi hesabından yayınlayacağı tweet’i, sorumlu olduğu Redd Cross hesabından yayınladı: “Arkadaşım Ryan Dogfish Head birasının dörtlü paketinden iki tane daha bulmuş. Biz içersek adam gibi içeriz”. Paylaşım ancak 1 saat sonra silindi. Sosyal medyada 1 saat çok uzun bir süre takdir edersiniz ki. Redd Cross kendi hesabından hemen bir mesaj yayınlayarak bu tweeti sildiklerini ve biraz esprili bir dille Redd Cross’un kesinlikle alkolik olmadığını ve ciddiyetle çalışmaya devam ettiğini açıkladı.
Ya yorumlar olumsuz olursa?
Honda, Accord Crosstour adlı yeni araba modelini büyük bir hevesle Facebook’tan yayınladı ve heyecanla yorumları beklemeye başladı. Fakat o da ne? Çok sayıda olumsuz yorum ardı ardına geldi. Bu kadar çok olumsuz yorum arasında olumlu bir yorum fazlaca dikkat çekti. Daha sonrada anlaşıldı ki bu yorum aracın planlama müdürüne aitti.
Kurum çalışanları grevde, marka eğlence peşinde
Avustralya’nın önemli havayolu şirketlerinden Qantas, işçileri açlık grevindeyken şirket, sosyal medya hesaplarından eğlenceli bir yarışma başlattı. Soru şuydu, “hayalinizde en lüks uçak seyahatini paylaşın ve yaratıcı olun!” Şirketin, müşterilerinden tepki çektiğini söylemeye gerek yok herhalde…