Bir İletişim Masalı
İletişim başkasına emanet edilebilir mi? İletişim işi kurum içinde çözümlenebilir mi? HAYIR.
Bir kurumda iki şey kimseye emanet edilemez; biri, insan kaynakları… İkincisi, iletişim. Tepedeki yönetici bu iki konuya sıkıca yapışmalıdır. İletişime de, insan kaynaklarına da… Ne yazık ki, her ikisine de yangında son kurtarılacak malzeme gözüyle bakılıyor.
İletişim, en tepedeki yönetici/patron tarafından benimsenmeli, mümkünse benimsetilmeli ve sevdirilmelidir. Ufak bir not, iletişimi çok sevmeye de gelmez… Diğer yandan, iletişim bir angarya değildir. Ürün ve hizmetiniz kadar imajınızı, itibarınızı, vizyonunuzu yani hayallerinizi satarsınız. Bu görünmez ve ölçülmesi zor olan unsurlar hisse değerinize birebir yansır. Gözlemlediğim en önemli hata, yöneticinin ya da karar vericinin ulvi işlerinin arasında değerli zamanını iletişime harcamak istemeyerek, elinin tersiyle itmesidir.
İletişim nasıl yönetilir? İletişime inanan yönetici önce kurumu, organizasyonu, ardından da kendisi için “önemli ve öncelikli” listesi yapmalıdır. Kendisine, şahsı ve kurumu adına, nereye gittiğini, neden gittiğini, ne kadar zamanda gideceğini sormalıdır. “Nasıl ve ne kadar bir geri dönüş beklemektedir? Bu yolculukta nasıl bir ekibe ihtiyacı vardır? Bu ekibi oluşturmak ne kadar maliyetlidir? Ekibin görev tarifi ve yetkinlik tarifi nasıl olmalıdır? Yapmak istediklerini kim/nelerden elde edebilir? Zamanı nasıl yönetmelidir? Hangi hedef kitleye ne vermelidir? Hangi hedef kitleden ne beklemektedir? Ölçümleme konusunda ne tür yaklaşımlar tatminkardır ve yapabilir mi? İletişimin dozu ve yoğunluğu ne olmalıdır? Sürdürülebilir bir iletişim mi, vur kaç usulü bir iletişim mi?” gibi sorular birebir stratejiyle alakalıdır!
Bir yöneticinin sabah akşam iletişim kurmasının ve tüm zamanını televizyon, gazete ya da kamuoyuna görüntü vereceği yerlerde geçirmesinin doğru olmadığını söylemeden geçmeyeyim. Yeri gelmişken, çok görüntü vermenin sakıncasına inananlardanım. “Kararında”! Bu kelimeye bayılıyorum.
Karar verici ne istediğini bilirse, stratejiyi kurgularsa altında minimum düzeyde bir ekiple koordinasyon işini kurum içinde yapabilir. Kurum içinde gereksiz uygulamacı istihdam etmeye, gereksiz yaratıcı ekip ve teknik ekip yapısı oluşturmaya hiç gerek yoktur. İçeridekiler ihtiyaçlarını belirleyecekler, kurum stratejisiyle uyumlaştıracaklar ve yeterince uzaktan, yeterince yakından yönetecekler. Kıvamında!..
Yönetmek demek “ver kurtul” demek değildir. Yönetmek demek, “unut gitsin” demek değildir. Yönetmek demek, ne istediğini bilmek, ne istediğini anlatmak, istediğini alabilmek, aldığını ölçebilmek demektir.
Nasıl olacak? İletişimi önemseyen tepe yöneticinin iletişimi seven iletişimciye ihtiyacı vardır: deneyime; görece teknik bilgiye; güncel ulusal- yerel-sektörel bilgiye; kurum ile emanetçi firma arasında tampon olacak kadar sabra, tehlikeye karşı proaktif reflekse, multi fonksiyonel yetkinliklere; yüksek konsantrasyona, analitik düşünce ve takip yetisine sahip olacak güler yüzlü ve mesafeli bir şahıs.
Nasıl olacak kısmına devam edecek olursak, dışarıda seçilecek partnerde aranması gereken özelliklere dikkat etmek gerekir. Kurum içinde iletişim benimsenirse, iyi partnerle şahane dans edilir. Çünkü bu aşamadan sonra bilinçli, hedefli ve ölçülebilir bir çalışma temposu içinde olacağı varsayılacağı için partner sürprizlerle boğuşmayacak, iki günün birinde değişen kararlar yüzünden yalpalamayacak, tam olarak ne istendiğini ve hedeflendiğini bildiği için hedefini daha sık ve daha uzun sürelerle 12’den vuracaktır. Partner ölçümlendiğini bildiği için dikkatli olacak, ölçümlemenin sübjektif olmadığını varsayarsak performansını bir kerede değil her kere yüksek tutacak. Özetle partner sürdürülebilir olmaya özen gösterecek, insan kaynağına yatırım yapacak, iletişim alt yapısını güçlü tutacak.
Eğitim Modülleri