Kurumları yayın sahibi yapan 5 temel içgüdü
(Yazar: İndeks, İçerik Fabrikası)
Bir şirket piyasada onlarca dergi, gazete varken kendi dergisini yayınlamaya neden ihtiyaç duyar? Zira dergi hazırlamak profesyonel bir çaba gerektirir ve kurum içinde yapıldığında ciddi kaynak ayırmayı gerektiren bir operasyona dönüşebilir. Bu nedenle birçok kurum, profesyonel yayıncılarla çalışmayı tercih ediyor. Böylece markalarının saygınlığını yansıtan işlere imza atabiliyor. Elektronik platformların hızla yaygınlaştığı günümüzde kurumsal yayıncılık, yeni araçları da bünyesine alarak marka yayıncılığına dönüşürken, kurumların hâlâ kendi yayınlarını yapmak istemesi hiç de nedensiz görünmüyor.
İşte kurumsal dergilerin yaygınlığını sağlayan beş temel içgüdü:
- Kurumların bugün sadece müşterileri değil aynı zamanda geniş bir izleyici kitlesi var.
Günümüzde teknolojinin sağladığı olanaklar ve iş bölümünün derinleşmesi, kurumların muhataplarını artırıyor. İş ortakları, tedarikçiler, kamu yönetimi, sivil toplum kurumları, bir organizasyonun etrafında ve onunla sürekli ilişkili bir şekilde etkileşime girerek büyüyen halkaları oluşturuyor. Kurumların şeffaflık ve sorumlulukları artık sadece müşterilerine karşı değil. Çalışanlarından başlayarak kamuoyunun çeşitli kesimlerine kadar çok geniş bir alanda iletişimlerini yönetmek zorunda olan kurumlar, bunu en etkili şekilde kendi yayınlarıyla yapmayı tercih edebiliyor.
2. Kurumlar kendi gerçeğini kendisi anlatmak ister.
Birçok profesyonel medya karşısında kurumu, markası, ürün ve hizmetleriyle ilgili bilgi verirken, mesajlarının doğru anlaşılıp anlaşılamadığı endişesini yaşar. Kurumların üzerindeki reklam baskısı, yayınlardaki sayfa sınırlamaları, hedef kitle konusundaki karmaşalar, kurumları yayın sahibi olmaya yönelten temel içgüdülerden biridir. Bir sosyal sorumluluk projesine binlerce dolar harcamış bir kurumun bu işin sonucunu yayınlarda bir iki paragraflık haber olarak görmesi kadar can sıkıcı bir durum yoktur. Kurumsal bir yayın şirketlerin kendilerini anlatması, üstelik etkili anlatması için geniş olanaklar sunar.
3. Paydaşlarla iletişim ortamını sürdürülebilir kılmak.
Yoğun iş temposu içinde kurumlar, bütün paydaşlarını kapsayan bir iletişim çabası içinde, kendisini ifade etmeye ve paydaşlarına sağladığı değeri doğru anlatmaya gereksinim duyar. Üstelik bu iletişim faaliyetini kesintisiz ve doğru iletişim araçlarıyla gerçekleştirmek isterler. Bazen kitapçı sayısının birkaç adedi aşmadığı, gazete satışının çok sınırlı olduğu bölgelerde bile kurumlar, buradaki paydaşlarıyla iletişimlerini sürdürmek zorundadır. Bir şirket yayını, kurumun çalışanları başta olmak üzere tüm paydaşlarıyla sıcak ve sürekli ilişki kurabileceği güçlü bir platformdur.
4. Kurumsal vatandaş kimliği ve sosyal sorumluluğun sözcüsü.
Toplumun saygın bir üyesi olarak sosyal sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan kurumlar, bu projelerini kamuoyuyla ve ilgili kesimlerle paylaşmak için genellikle kendi yayınlarını kullanırlar. Bu yayınlar aynı zamanda marka yayıncılığı içindeki diğer iletişim araçlarına bir baz oluşturur. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerini ayrıntılı ele alabildikleri kendi dergileri, medya ve kamu yönetimi cephesinde sürdürülen iletişim faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
5. Kurumsal itibarın ve marka değerinin yansıması olarak dergi!
Şık ve özenli hazırlanmış bir yayın, ister kurumun sanat faaliyetlerini desteklesin, ister çalışanlarına yönelik bir iç iletişim aracı olsun veya isterse kendi sektöründe fikir liderliğini yansıtsın, duruşu ve içeriği ile o kurumun kimliğinin ve itibarının önemli bir parçasıdır. İyi hazırlanmış bir yayın, o kurum ya da markanın gücünü ve itibarını yansıtır. İtibar gibi kavramları çevrenizde eski moda ve gündem dışı gören varsa, onlara sanat, felsefe ve ahlak vb. gibi konulardan hiç söz etmeyin.
Sahi marka soyut bir kavram mıdır, somut mu?