Kurumsal ve Bireysel İletişim Kazaları
Merhaba Değerli Dostlarım,
Sizlerin de çok iyi bildiği gibi “her türlü haber alışverişi ve algı yönetimi” şeklinde yorumlanan kurumsal ve bireysel iletişimin. tanımları aynı olmakla birlikte, ögeleri çok farklı ve detaylıdır.
İletişimciler genellikle “iletişim kazaları” için, ölen ya da yaralananın olmadığı kazalar” tabirini kullanırlar. Ancak, bu tür kazaların en büyük sıkıntısı; doğal olarak yol açtığı, maddi ve manevi hasarlardır. Markalar nezdinde kurumsal iletişim kazalarının birçok örneğini, son dönemlerde özellikle sosyal medyadan her zaman için izlemek mümkün. Kazaya karışan firmaların, gelişen toplumsal tepkiler karşısında uğradığı zararlar da, zaten düzenli olarak medyaya yansıyor.
O yüzden bu yazımda, özellikle iş dünyamızda yaşanan kurumsal iletişim kazalarından ziyade, yine iş dünyamızla ilgili bireysel iletişim kazaları ve nedenleri üstünde durmak istiyorum.
İş dünyamıza yönelik kurumsallaşma çalışmaları içinde yer alan stratejik planlama ve kurumsal proje organizasyonları aşamasında yapılan toplantıların önemini hiçbirimiz gözardı edemeyiz.
Diğer yandan konuşmacı veya moderatör olarak katıldığımız; kurumsal eğitimler, seminerler, konferanslar ve tanıtım projeleri içinde, çok önemli bir yere sahip olan, bu tür toplantılarda… özellikle hazırlık aşamasında dahi konu veya konular itibarıyla yanlış yerlere odaklanmamaya, dikkat ve ilgi çekici bir giriş planı yapmaya, yazı yığını haline gelmiş sunum ve slaytlardan uzak durmaya, sesimizi ve beden dilimizi doğru kullanmaya, izleyici kitlemizle direkt veya endirekt etkileşimde bulunmaya, elimizden geldiğince dikkat ettiğimiz de muhakkak!
Hepinizin çok iyi bildiği gibi; konferanslar, seminerler, eğitimler sırasında dikkat çekmek ve ilgiyi arttırmak için, genellikle konuyla ilgili esprili bir hikâye veya fıkra anlatma yolunu tercih edebiliriz. Bazen de; katılımcılarla müşterek, iletişim ve etkileşim oyunları düzenleyerek, ilgilerini olabildiğince üst düzeyde tutmaya çalışırız. Genellikle ortak hedeflere ve takım çalışmalarına yönelik oyunlar, kurumsal eğitim çalışmalarına özel bir ilgi ve heyecan katar.
Ama bu yazımda değinmek istediğim, bu tür gruplar arası indoor veya outdoor aktivitelerden öte, seminer ve tanıtımlar sırasında anlattığımız hikaye ve fıkralar…
Bildiğiniz gibi, bu hikaye veya fıkralar bazen cuk diye oturur, bazen de olayı pas geçebilir. Konunun devamı, artık sizin elinizdedir!
Yine böyle yaptığınız bir esprinin; tavan yaptığını, hissettiğiniz veya gördüğünüz bir anda, bazen izleyiciler arasından öyle bir kişi çıkar ve sizin anlatmak istediklerinizi tam tersinden anlayıp, performansınızın içine edecek şekilde abuk sabuk bir tepki verebilir. Böyle bir anda yapılması gereken en doğru hareket, kesinlikle kendisine cevap vermemek ve susmaktır.
Çünkü o anda onunla muhatap olursanız, kendisini ikna edemeyeceğiniz gibi, diğer tüm katılımcılarınızı veya izleyicilerinizi de kaybedersiniz.
Aman siz – siz olun, dinlediğini algılayamayan ve beyni ile ağzı arasındaki mesafesi bir karış değilde – birkaç metre olan, ama buna rağmen hala konuşmakta ısrar eden bu ön yargılı bazı arkadaşlara dikkat edin ve iletişim kazalarına sebep olmayın!
Ön yargılı ve kasıtlı olanlar dışında, hiçbir kaza isteyerek yapılmaz!
Ancak iletişim kazalarında, bazı iletişim açılımlarına ve nedenlerine dikkat ederek, bu kazalardan kaçınmak veya zararı en aza indirmek de, elbette mümkün…
İletişim kazalarının büyük bir kısmı “yanlış anlamalar” la başlıyor. Doğal olarak yanlış anlayanlar da, genellikle katılımcılar veya izleyiciler arasından çıkıyor…
Aslında böyle bir konferans veya seminer esnasında, katılımcıların kriterlerini büyük ölçüde saptama şansımız ve yetkimiz pek olamayacağından, mental anlamda genel bir çizgiyi tutturmak ve de fazla suya sabuna dokunmamakta fayda var diye düşünüyorum.
Ancak, özellikle izleyiciler arasındaki önyargılı tiplere dikkat etmekle birlikte (Ki; o tipler aykırı sebze ve meyveler gibi, kendilerini hemen ele verirler…) bu tür hataların kaynağının, her zaman ön yargı olmadığını da biliyoruz. Zira; düşünmeden, dinlemeden, araştırmadan, hatta konuyla ilgili yeterince bilgi sahibi olmadan, üst perdeden olaylara bakış açısı ve sorunlara yaklaşım tarzı gibi bazı şeyler de, kişilerin yanlış anlamalarına sebep olabiliyor.
Neticede bu konuda fazla yapacak bir şey olmadığından, üstünde çok durmayın ve yazının daha önceki paragraflarını hatırlayın!..
“Yanlış anlaşılma” ise yanlış anlamanın tam tersi bir durumdur. Bu kez yanlışa düşen, yani yanlış anlaşılan konuşmayı yapan taraftır. (Sizi kastettiğimi anladınız, herhalde… J)
Konuları veya kendisini ifade etmekte zorlanan, “söylemek istediği ile söylediği” çelişen, birçok kişi bu duruma düşebilir. Herhangi bir konuşma sırasında “ben onu kastetmemiştim” – “öyle demek istememiştim” – “beni yanlış anladınız” gibi… Söylenen cümlelerin birçoğunda yanlış anlaşılma hataları göze çarpabilir. Aslında iyi bir konuşmacı olarak siz, hiç hata yapmamış olsanız dahi, iletişimde önemli olan “Sizin ne anlattığınızdan çok, karşınızdakinin ne anladığı önemlidir…” Algı Yönetimi ilkesini, hiçbir zaman göz ardı etmemeli ve hedef kitleniz sizi doğru anlayana kadar, çeşitli alternatifleri denemelisiniz (!) demek istiyorum.
Özellikle bireysel iletişim kazalarında “yanlış zamanlama” ise, diğer önemli bir faktördür.
Yanlış zamanlama, kişilerin müsait olmadığı, sizi dinleyemeyecekleri veya dinleseler de bir anlamı olmayacak durumlarda kurmaya çalıştığımız iletişim ortamlarındaki aksaklıklara ve kazalara verilen isimdir.
Yanlış zamanlama yapmamak için; kişileri çok iyi izlemeli ve iletişim kurmama konusunda vermek istedikleri sinyalleri görmezden gelmemeliyiz (!) diye düşünüyorum.
Ayrıca; sadece sözle değil, sözsüz olarak yapılan iletişimin varlığını da hepimiz biliyor ve uyguluyoruz. Bazen bir bakış, onlarca kelimeden veya hakaretten çok daha etkili olabiliyor.
Beden dili; bilinçli olarak yaptığımız davranışlar sistemi olabildiği gibi, bazen istem dışı oluşan davranışlar sonucunda da, farklı mesajlara yol açması yönünden dikkat gerektiren bir konu.
İletişimde önemli olan diğer en önemli konulardan biri de; etkileşimde olduğumuz kişi veya kişilerin, konuyla ilgili bizim anlatmak istediklerimizden farklı anlamlar çıkararak, kendilerine göre yanlış yorum yapmalarına ve bunu çevrelerine yaymalarına, engel olmaktır.
İletişim kazalarının, bunlar ve bunlar gibi pek çok nedenleri var. İnternette birçok örneklerini görebilirsiniz. Özellikle de hikaye ve fıkralar (!) bu konularda çok çeşitli ve de çok güzel…
Bu noktalara ve konulara dikkat ettiğimizde, katıldığımız her türlü toplantı ve seminerlerde herhangi bir iletişim kazası yaşayacağımızı sanmıyorum.
Satırlarımı da gereğinden fazla uzatıp, zamanınızı almak ve yeni yeni iletişim kazalarına yol açmak istemiyorum. JKazasız belasız, tüm iletişim kanallarınızın açık olması dileğiyle…
Daha mutlu bir gelecek için, sevgiyle kalın.
Sevgi ve saygılarımla